6 Eylül 2013 Cuma

Antik Çağlardan Günümüze: Antalya'nın Lakapları


Antalya dünyanın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biridir ve her yıl ortalama 10,5 milyon turist çekiyor.

Antik çağlardan beri, Selç
uklu ve Osmanlı dönemi boyunca, bu güne kadar, Antalya her zaman gelişen ve canlı bir şehir olmuştur ve şehre birçok lakap verilmiştir:

Attalos Yurdu: Attalos Bergama'da bir kral ve günümüz Türk şehri Antalya'nın kurucusudur. "Attalos Yurdu" anlamına gelen Antalya, II. Attalos tarafından kurulmuştur. Yaygın bir inanışa göre bundan 2000 yıl kadar önce Bergama Kralı II.Attalos en gözde akıncılarını; "Gidin, bana bu yeryüzü üzerinde öyle bir yer bulun ki,bütün kralların, bütün hükümdarların gözü kalsın. Öyle bir yer bulun ki, hiç kimse gözünü ordan ayıramasın. Gidin bana yeryüzünün cennetini bulun." Diye görevlendirip, göndermişti. Akıncılar, bu emirle işin zorluğunu, bir anlamda olmazlığını bile bile yola koyulmuşlar, diyar diyar dolaşmışlar. Haftalarca, aylarca dolaşmışlar ama, krallarının istediği gibi bir yere bir türlü rastlayamamışlar. Ta ki, bir gün Çubuk Beli diye anılan yolu aşıp da, yeryüzü cennetinin kapıları, Torosların eteklerinde, çamların arasından Akdeniz'in büyülü bir akşamına açılıncaya dek! Köprülü KanyonTepeleri karla kaplı Beydağları, el deymemiş ormanlarının yeşilliği, batan güneşin tutuşturduğu gümüş kıyılar ve denizin o çividi mavisi, soluklarını kesmiş Bergamalı akıncıların. Toroslar dan aşağılara indikçe, dünya cenneti bir ovanın rengarenk bereketiyle sarmalanmışlar. En sonunda bugünkü Antalya kentinin bulunduğu yere geldiklerinde karşılarına çıkan eşsiz doğal güzellik karşısında cenneti nihayet bulduklarını düşünmüşlerdi. Buradan dörtnala kalkıp Bergama'ya dönen akıncılar kralın huzuruna varıp "Emriniz üzere cenneti bulduk!" demişlerdi. Kral Attalos akıncılarının "Cennet" dedikleri yeri birde kendi gözleriyle görmek istemişti. Akıncılar yine öne düşmüşler, Kral Attalos arkalarından onları izlemişti. Bugünkü Antalya'nın bulunduğu yere vardıklarında Kral Attalos'da cennete geldiğini kabul etmiş ve burada derhal büyük bir kent kurulmasını emretmişti. Bu doğal güzellikler içinde Bergamalılar kısa zamanda görkemli bir kent kurdular ve bu kente, Kral Attalos'un adına izafeten "Attaleia" adını verdiler. Sonraları bu ad sırası ile "Stelai", "Satalya", "Adalya" ve "Antalya" olarak değiştirildi.

Pamfilya (Çok bereketli Topraklar): Antik coğrafyada Pamfilya; Akdenizden
Toros Dağlarına  (modern Antalya ili, Türkiye) kadar uzanan, Likya ve Kilikya arasında Küçük Asya'nın güneyi olan bölgedir. Bugün olduğu gibi, Antalya'nın toprakları çok verimli idi. Bu nedenle "Çok bereketli Topraklar" anlamına gelen "Pamfilya" adı verildi şehre.

Yeryüzündeki Cennet: Kral Attalos Antalya'yı ilk gördüğünde yeryüzündeki cennet olarak tasvir etmiştir. B
u sebepden dolayı Antalya'ya yeryüzündeki cennet denilmiştir.

Teke Sancağı: "Teke" 9 büyük Türkmen aşiretinden biridir. Teke boy
u Anadolu'da iki beylik kurmuştur, Isparta - Burdur çevresinde Hamidoğulları Beyliği ve Antalya bölgesindeki Teke Beyliği. Osmanlı döneminde bölge "Teke Sancağı" veya "Teke-eli" olarak adlandırılmıştır.

Akdeniz'in İncisi:
Antalya, yeşil göz üstünde, kaşa benzer, sahilinde güneş, yakarken teni, Toros dağlarında, kışa benzer. Baharı bir başka, yazı bir başka, Antalya'ya gelen canlar, tutulur aşka. Belekte sevdanın, arzusu yaşar, kumsalda gönüller, sevgiyle coşar, eğlence yerleri, hep dolar taşar, Antalya gül üstüne düşen, yaşa benzer. Side’siyle Alanya'sıyla, bulunmaz eşi, Damla taş mağrası, yanan ateşi, Kemer'de turizim, zirvede başı, Antalya Dünyada benzersiz, eşe benzer. Manavgat ırmağı çağlayıp akar, sevdalı gönüller, özlemle bakar.
Turizmin Başkenti:
Akdeniz’i yüksek kayalıklar üzerinde selamlayan Antalya Körfezi, kıyılarında eşsiz bir turizm cennetine ev sahipliği yapar. Türkiye turizminin başkenti Antalya’dır orası. Sıcacık iklimiyle, pırıl pırıl güneşiyle, olağanüstü doğasıyla, tarihi zenginliğie ve kültürel çeşitliliğiyle Bergama Krallığı’nın “Antalela”sı, turizmin anavatanı… Turizm deyince şüphesiz ilk akla gelen şehirdir Antalya. Turizmin doğup büyüdüğü; rakipleriyle kıyasıya mücadele ettiği cennet topraklar… Toros sıradağlarını kendine siper alan ovaları, ırmakları, yaylaları, şelaleleri, ormanları, mağaraları, kilometrelerce uzayan sahilleri, doğaya başkaldıran kayalıkları, uçurumları, golfe adanmış toprakları, antik kentleri, sayısız tarih hazineleri, palmiyeleri, portakal ve muz bahçeleri ile bir turizm cennetidir Antalya. Alanya, Kaş, Kemer, Belek, Akseki, Kale, Kumluca, Finike, Manavgat, Side, Serik… Her biri bir dünya şehrinin halkaları da olsalar aslında zinciri kadar güçlü ve söz sahibidirler. Tıpkı uluslar arası golf turnuvalarının gözbebeği Belek gibi, Aspendosu’yla Serik gibi, doğal şelaleleriyle Manavgat gibi, Kemer gibi, Alanya gibi, Finike gibi, Kumluca gibi… Akdeniz çanağının en popüler turizm destinasyonu olan Antalya, Türkiye’nin güneyinde, adını aldığı Antalya Körfezi boyunca kayalıklar üzerinde yükselen bir tatil cennetidir. 630 km uzunluğundaki kıyılarına çok sayıda koy, plaj, körfez, adacık, liman, şelale ve antik kent eşlik eder.

Türk Rivierası:
Türkiye`nin güney ucunda falezler üzerinde kurulu olan Antalya,  sahip olduğu arkeolojik ve doğal güzellikler sayesinde "Türk Rivierası" adını hakkediyor. Parlak güneşi, masmavi kumsalları, uluslararası ödül sahibi muazzam marinası, palmiyelerle sıralanmış bulvarlarıyla Riviera`nın bütün özelliklerini barındıran Antalya, denizinin çok daha temiz ve fiyatlarının kıyaslanmayacak kadar makul oluşuyla Fransız Riviera`sından çok daha cazip. Üstelik kent sıradan sahil bölgelerinden farklı olarak Toros`un güneylerinden gelen irili ufaklı akarsıların denize döküldüğü şelalelerle dolu olduğu için cennet sıfatına bir adım daha çok yaklaşıyor.Her yıl Rusya ve Almanya başta olmak üzere milyonlarca turisti kendine çeken Antalya sadece deniz ve güneşiyle değil, Aspendos Opera ve Bale Festivali, Uluslararası Plaj Voleybolu, Triathlon, Golf müsabakaları, okçuluk, tenis, kayak yarışmaları gibi etkinliklere de cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Antalya`nın gece hayatı da birbirinden hareketli klüpleri ve barlarıyla çok renkli ve eğlenceli geçiyor. Zengin, fakir ,genç, yaşlı her türlü turistin ilgi duyduğu bir yer olan Antalya`da, insan çeşitliliği konaklama seçeneklerine de yansıyor. Antalya ve civarında 7 yıldızlı ultra lüks otellerden, mütevazı pansiyonlara kadar bir sürü konaklama alternatifi mevcut.

Güney'in İncisi:
Antalya, maviyle yeşilin kaynaştığı Türkiye'nin en güzel kentlerinden biridir. Eşsiz sualtı güzellikleri, yer üstü harikalarıyla yarışır. Ilıman iklimi ve tarıma elverişli topraklarıyla genelde sebze özelde bakliyat türünde envaî çeşit ürünü kucağında büyütür Antalya. Seralarıyla, kendi besin ihtiyacını karşılamanın ötesinde tüm ülkemiz için gıda kaynağı olur. Hatta yurtdışına ihraç ettiğimiz sebze ve meyveler de burada en kaliteli şekilde yetiştirilir. İşte bütün bu sebepler Antalya'nın "Güney'in İncisi" lakabını almasını sağlamıştır.


Avrupa Güneş Başkenti:
Yılda en az 300 günün güneşli geçtiği Antalya‘da ve özellikle yılda metrekareye ortalama 1312 kWh ışınım şiddeti düşer. Antalya, yılda ortalama 300 güneşli günü, 18.7 derece yıllık sıcaklık ortalaması ile yılın 12 ayı turizm hareketlerine açık, ender bölgelerden birisidir. Yılın en az dokuz ayı denize girilebilir. Antalya'ya Avrupa'nın Güneş Başkenti denmesini sebebi de budur.


0 yorum:

Yorum Gönder